30 Mayıs 2010 Pazar

Bunları paylaşasım var # 24



Duymuşsunuzdur büyük ihtimal ama görmemişsinizdir diye tahmin ediyorum. En azından bizim ülkemizde olan 7-11'lara gelip gelmediği bilmediğim için böyle düşünüyorum.

Neyse olaya geleyim. 7-11 Zynga ile anlaşıp Zynga'nın oyunlarının adını kullanarak yeni ürünler çıkartacaktı. Görsel bir şeyler olmadığı için bu haberi buraya taşımayı düşünmemiştim.  Hiten Shah adlı internet girişimcisinin bir tweetinde ürünlerin fotolarına rastladım. Eğer siz de merak ediyorsanız. link aşağıda olacak.

Bu sanırım sosyal medya etkisinin en farklı türlerinden birisi olacak. İyi veya kötü olması dışında farklı olması ve direkt olarak sosyal medya etkisini göstermesi açısından çok önemli belki hala sosyal medyaya inanmayan bazı kişilerin kafalarında bir şeyler canlanabilir.

Zynga Invades the 7-11 on My Block (EVCin All About the Data Around Marketing, Social Media, Games and More)

Görsel inside social games sitesinden alınmıştır. Bu linkte konuyla ilgili bilgide bulabilirsiniz.

Saygılar.

Youtube Ünlüsü

"Youtube Ünlüsü" böyle yazınca içi ne kadar boş geliyor değil mi? Bir şarkısını veya bir başka videosunu Youtube yükleyip sonra orada ünlü olmaya çalışmak biraz boş iş gibi geliyor. Hele ki yetenek kırıntısı bile yok ise üzerinde söylenecek tek söz her halde "iyi şanslar"dır. Arkadaşlarına kanıp video yükleyen arkadaşlara söylüyorum bunları size arkadaşlarınızın gülmesi çok önemli değil :)

Görmüşsünüzdür, videolarını Youtube'a yükleyen kişileri. Bir sürü video vardır. Bir çoğu orijinal olmayan veya özgün olmayan onlarca videoyu yükleyip Youtube üzerinden ünlü olmaya çalışmaktadır. Her biri ünlü olmak veya saygı görmek adına yapılan çabalardır.

Acaba hiç düşündünüz mü? Birisi Youtube'a video yükleyerek ne kadar ünlü olabilir? Acaba yükledikleri videodan sonra ulusal kanallarda boy göstermesi ile ünlü olduklarını söyleyebilir miyiz? Belki söylenebilir. Peki Youtube videosunu yükleyen kişi bir kaç sene sonra küresel bir popstar ile düet yapıyorsa bu kişiye ne denir? Şanslı, pek doğru olmaz ama yetenekli, evet yetenekli demek doğru olur sanırım.

Kimden bahsediyorum bileniniz var mı? Biraz düşünün, biraz daha ip ucu vereyim. Justin Bieber değil o konuda anlaşalım, bir kız kendisi. Avrupalı, nispeten yaptığı müziklerle öne çıkmayan bir ülkeden Hollanda'dan. Hadi bir ip ucu daha düet yaptığı kişi Justin Timberlake. Ee artık bulunması için tek şey Google'a sormak herhalde. Yine de bulamadıysanız. Söylemek gerek artık, Esmee Denters adlı genç bir kız kendisi.

Esmee Denters; Youtube'a yüklediği cover şarkılarla ilk önce Hollandalı müzik yapımcılarının gözüne girmiş sonrada Justin Timberlake'in radarına yakalanmış. Sonrası ilk albüm ilk klip derken son Justin Timberlake ile düet yaptıkları şarkının klibi çıktı 3 hafta önce. (Tabii bu işe Justin Timberlake'in şahsi olarak yaklaşması ve kendisinin yapımcı olarak el atması  başka bir olay.) Hem de bizimkilerin yaptığı gibi düetler değil, kanlı canlı yan yana beraber söylüyorlar şarkılarını. Bizimkiler gibi birisi Türkiye'de birisi İspanya'da ayrı ayrı klip çekiyorlar ondan sonra düet yaptık oluyor bizim memlekette neyse oraya hiç girmeyeyim. Diğer bilgiler için ve kimin şarkılarını düet yaptığını merak ediyorsanız Esmee Denters Youtube Channel , Esmee Denters Wiki Sayfası  Eski videoları izleyiniz kızın ne kadar değiştiğine şahit olacaksınız. Bir not daha Esmee Denters'in Youtube kanalı tüm zamanların en çok takipçisi bulunan müzisyen kanallarından 18.si.

Artık dünya küçücük bir yer eğer biraz yetenekliyseniz ve herkesin anlayabileceği dilden konuşuyorsanız yarın bir gün ünlü olmanız başka bir dünyaya yelken almanız için Youtube gibi bir şansınız var. Ben yaparım derseniz bizim ülkemizde de böyle örnekler var unutmayın. Farklı olursanız dikkat çekersiniz. Sosyal medya sizi istediğiniz yere taşır çünkü bazen o kadar olmayacak kişileri taşıyor ki şaşırmamak elde değil. Sosyal medya bu konularda pek yanılmaz. :)

Not: Halen Youtube'a giremiyorsanız  Google Public DNS  :)

Saygılar.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Formula 1 ve Sosyal Ağlar (Facebook)



Dün olan yazımda Formula 1 takımlarının ve pilotlarının Twitter hesaplarını listelemiştim. Bugün ise bu işi Facebook fan sayfaları ile yapacağım.

F1 Takımları Fan Sayfaları

Vodafone McLaren Mercedes - The Official Page   (En sağlam fan sayfasıdır bunu diğer fan sayfaları dolaştıktan sonra söylüyorum)

MERCEDES GP PETRONAS 

Red Bull Racing meraklısına Redbull Nascar takımının fan sayfası 

SF Scuderia Ferrari  ve Ferrari markasının Fan sayfası

AT&T Williams (Resmi facebook fan sayfalarını bulamadım ya da büyük ihtimal yok bu yüzden resmi siteye linkledim)

Renault F1 Team Official ve Renault Paddock Pass (Paddock Pass hesabını kişisel hesap olarak konumlandırmasının nedeni takımın padokundan fotolar geçen bir ajan gibi düşünülmesiymiş)

Force India F1 

Scuderia Toro Rosso (Red Bull'un kardeş takımı olduğunu unutmayalım ve dün de verdiğim Twitter hesabından takip edelim)

Lotus Racing (Lotus Racing takımının Resmi sitesi de fena değil oraya bir göz atınız)

Hispania Racing F1 Team (Resmi siteden çıkış olmadığı için emin değilim ama üye sayısı çok olunca budur dedim)

Sauber (Resmi siteye gider)

Virgin Racing ( Resmi Siteye mail attım cevap bekliyorum "Sizin resmi Facebook fan sayfanız yok mu? diye:). Bir adet fan page var fakat taraftarlar tarafından açılmış olabilir)

F1 Pilotları Fan Sayfaları : Pilotların fan sayfalarını listelmeyeceğim çünkü twitter hesapları kişisel bilgiler için daha iyi bir ortam bu yüzden bugünlük sadece takımların listesi var belli olmaz yarın belki listelerim hepsini.

Not: Foto Virgin Racing Resmi sitesinden alınmıştır. Gidip ticari olarak bir şeyde kullanıranız bana değil Richard abiye hesap verirsiniz.

Not:  İki gündür taraflı görsel kullanıyorum dün Red Bull bu gün Virgin artık olacak o kadar.

Saygılar.

28 Mayıs 2010 Cuma

Formula 1 ve Sosyal Ağlar (Twitter)



Bu hafta sonu Formula 1'in bir ayağı İstanbul Park pistinde koşulacak. Ben de bu durum ile ilgili ufak tefek araştırmalar yaptım ve size takımların ve pilotların Twitter hesaplarını derledim. İki adet Twitter listesi oluşturdum. F1 takımları ve F1 pilotları olarak. İşinize yarayacağını umuyorum.

F1 Pilotları listesinde şu pilotlar bulunuyor; Jaime Alguersuari, Rubens Barrichello, Jenson Button, Karun Chandhok, Luiz Razia Filho, Timo Glock, Lucas di Grassi, Nick Heidfeld, Nico Hülkenberg, Heikki Kovalainen, Vitaly Petrov, Nico Rosberg, Bruno Senna, Mark Webber, Sakon Yamamoto.

Pilotları Twitter'da takip ediniz. F1 Pilotları Listesi

F1 Takımlar listesinde şu takımlar bulunuyor; ClaireVWilliams, Force India F1 Team, Lotus Racing, Mercedes Gp Petronas, McLaren, RF1 Victoire, Red Bull F1 Spy, Renault F1 Team, Scuderia Ferrari, TheFifthDriver, Toro Rosso, Virgin Racing.

Takımları Twitter'da takip ediniz F1 Takımlar Listesi 

TheFifthDriver : Mclaren Mercedes takım hesabı,  Mclaren: E-shop hesabı,  RF1 Victoire: Renault Takımın E-shop hesabı.

Twitter'ı verimli kullanma konusunda Mclaren'in hesaplarına göz atmak gerekir. Özellikle FifthDriver hesabına. Başarılı bir çalışma yapılmış ve en çok takipçi sayısı orada ve iletişim üst düzeyde. Virgin ve Redbull takımları da zaten başarılı oldukları digital mecrada başarılarını Twitter kullanımına yansıtmışlar.

Bu listeleri hazırlarken yararlandığım siteler ; (Hatta çalıntı ile alıntı arasında bir şeyler yapmış oldum sanki :( )
Sidepostcast ve F1Fanatic.co.uk 

Not: Sidepostcast  ve F1 Fanatic sitelerinde çok daha ayrıntılı Twitter listeleri ile karşılaşacaksınız linkler şurada , ve şurada

Foto Wikipedia'dan alınmıştır.

Saygılar.

27 Mayıs 2010 Perşembe

BP Public Relations



Bilindiği gibi Abd'de bir petrol çıkarma platformunda uzun süreden beri devam eden bir sızıntı var. Platformun sahibi  Bp firması işte bildiğiniz yeşil çiçek gibi bir logosu olan şirket. Başı bu olaydan dolayı epey zor durumda. Bir yandan geleneksel medya bir yandan yeni medya sıkıştırmaya devam ediyor. İyi de ediyorlar çevre felaketinin etkileri gittikçe artıyor.

Sosyal medya ayağı çok güzel ve ilginç şekilde ilerliyor. Şöyle ki ; şirketin bir adet resmi twitter hesabı var  BP_America adında, bir de protestocuların açtığı BPGlobalPR  adlı hesap. Protesto hesabının resmi hesaptan çok takipçisi var. Protesto hesabını 47 bin, resmi hesabın 6 bin takipçisi var.

Protestocular yaptıkları işi ciddiye alıyorlar ve insanları sıkmadan bu doğa felaketini twitter takipçilerine anlatamaya çalışıyorlar. Zaten hesabın adının "BP Global Public Relations" olması da sosyal medya araçlarının sanki global olarak ne kadar güçlü olduğunu açıklamak için ayarlanmış. Twitter'ı böyle kullanılması gerçekten başarılı ve etkili bir yöntem. Bir çok bloga haber oldular zaten hatta bir kaç tv kanalı haber yaptı bu protesto şeklini.

Gelelim bu işi Bp yönünden durumuna. Bp işi çözmeye çalışsa bile iyi yönetemedi. Zaten verdikleri doğa zararı ortadayken bir de yöneticileri olmayacak açıklamalar yaptılar. İyice başlarına dert açtılar. Bir de Twitter'de sürekli trending topicste kalmaları şirket itibarı oldukça fazla zedeledi. Bu durumda yapacakları fazla bir şeyde yoktu açıkçası. Aslında sadece işlerini doğru yapsalar fena olmazdı. Neyse bu konu hakkında bir kaç link paylaşıp kısa keseyim.

BP Oil Spill: 7 Secrets BP Doesn't Want You To Know (Huff Post)
 
Seven Great Infographics On the Gulf Oil Spill  (Take Part)

Saygılar.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Berber ve Sosyal Medya



Öyle çok sık berbere gitmem. 4-5 ayda bir uğrarım. Zaten son 6-7 senedir uzundu saçlarım. Neyse bugün berbere giderek saçlarımı kestirdim. Biraz sıra olunca beklemek zorunda kaldım ve belden aşağı olan berber muhabbetlerine tahammül etmek zorunda kaldım.

Berberde sıra beklerken acaba berberler sosyal medyada var olmak isterler mi? diye düşündüm.Her zaman küçük işletmelerin sosyal medyayı iyi kullandığı zaman büyük işletmelere göre daha elle tutulabilir sonuçlar alabileceğini düşünürüm. Sosyal medya yerel ağlarını güçlendirir, işletmelerin bilirliğini artırır. Doğru düzgün kullanıldığı zaman.  bazen bir internet sitesinden daha yararlıdır bir Facebook sayfası. (Elbette sonra şu aklıma geldi bir erkek berberini kolay değiştiremez bu durum kadınlarda nasıl bilmiyorum ama orada da öyledir büyük ihtimal).

Biraz araştırdıktan sonra Facebook'u aslında hiçte fena olmayan bir şekilde kullanan işletmelere rastladım. Hem İşletme/Müşteri hem de İşletme/İşletme kısmında işin. (İşletme/İşletme olmasına gerçekten şaşırdım ne diyeyim şimdi, sosyal medya işi içinde olan kişiler bile bu Facebook'a entegre olmakta zorlanırken İşletme/İşletme bir konsept görmek beni şaşırttı.)

Hiç bu iyi yapmış bu kötü yapmış şurası olmuş burası olmamış demeyeceğim. Burada sayfa açıp kuranlar büyük ihtimal profesyonel yardım almamışlar. Profesyonellerin hataları bile oluyorken arkadaşları eleştirilmeleri yersiz olur.

İşletme - Müşteri

* AYŞEGÜL KUAFÖR Fan sayfası buradan

* AYNALI KUAFÖR Fan sayfası buradan 

* MEGALİFE KUAFÖR Fan sayfası buradan 

İşletme - İşletme

* CEVHER ÇELİK KUAFÖR MOBİLYALARI Fan sayfası buradan

Dernek 

* Ankara Profesyonel Kuaförler Derneği Fan sayfası buradan   

 Not: Bu yazıda B2B ve B2C terimlerini kullanacaktım ki vazgeçtim. Çıkar çok bilmiş bir "e-ticaret üstadı", "bu terimler elektronik ortamda yapılan işlerde kullanılıyor" der uyuz olurum. Rahatsız olsam da İşletme/Müşteri ve İşletme/İşletme gibi zorlama tanımlamalar kullandım.

Not 2: Foto aslında bir wallpaper ve asıl aldığım yer buradadır  (Moviewallpaper.net)

Saygılar

25 Mayıs 2010 Salı

Bunları paylaşasım var # 23

Bu sefer paylaşacağım bir çok kişinin merak ettiği soruyu cevaplayacak. Facebook'ta en çok hangi dil kullanılıyor?

Merakınızı gidermek için linki takip ediniz. Facebook’s Top Ten Languages, and Who is Using Them (Inside Facebook).

Araştırmaya kısaca değineyim. Araştırma sonucunda en çok kullanılan dilin İngilizce olduğundan ve bu dili kullananların sayısının 213 milyon olduğundan bahsediliyor. Bu da toplam kullanıcı sayısının %52' sine denk gelmekteymiş. Türkçe kullananların sayısı 21.9 milyon kişi ve bu toplam kullanıcının %5' ine denk gelmekteymiş. Daha fazlası linkte tabii olarak okuyunuz merakınızı gideriniz.

Not: Yüzde olarak kullanıldığı zaman gerçekten 20 milyon gibi bir sayı bile ufak gelebiliyor insana.

Saygılar.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Myspace Silkinmeye Devam Ediyor.



5 ay önce şöyle bir şeyler yazmıştım Myspace'in oyuna geri dönmesi hakkında. Oradan pek bir şey gerçekleşmedi tabii olarak benim yazdıklarım biraz hayalden üretildikleri için pek fazla bir şey beklemiyordum.

Fakat bir iki gün önce Myspace sosyal oyun programcılarını "gelin beraber çalışalım" diye çağırdı. Benim önceden yaptığım "Zynga'yı satın alma" tahmini kadar keskin olmasa da mantıklı bir şey. Myspace sosyal oyun konusunda Facebook'un epey gerisinde bir çok oyun geliştiricisi Myspace için oyun geliştirmiyor. Sadece en büyükler (Zynga ve Rock You gibi) bu konuda çalışıyor. Hatta Zynga bile bazı oyunlarını sadece Facebook için geliştiriyor.

Myspace açıklamasında Opensocial platformundan dem vurarak gelin burada yeni şeyler geliştirin dedi. Tam yazının linki burada Yazıyı okumaya üşenirseniz diye hemen bir özet geçeyim; (Benim çevirime güvenmeyin yine de okuyun :))

"Gelin bizim en büyük Opensocial datasına sahip ağımızı kullanın. Bir çok diğer Opensocial platformunu destekleyen ağlara göre bir şeyler yapın orada da yaptığınız oyunlar ve uygulamalar kullanıcılara ulaşsın. Siz kazanın biz de kazanalım. Bakın bir çok kişi Opensocial platformuna inanıyor bir çok kişi daha katılacak neden olmasın bu iş, sosyal oyunlar insanların iletişimi için çok önemli. Gelin oyunlarınızı Myspace nasıl uyduracağınızı konuşalım" 

Kısaca gelin canlar bir olalım demişler. Tabi Opensocial için bir iki link vermek gerekir nedir ne değildir? Opensocial Wİki , OpensocialTürkiye adlı blog,  Bir de "abi benim kafam basmaz böyle şeylere, bir şeye benzeterek anlat, şu opensocial ne?" diye sorarsanız kısaca Facebook Connect gibi bir şey derim(çok kestirme oldu sanki :)). Elbette daha derin açıklaması var. Hatta bir çok kişiye göre interneti yeniden dizayn edecek şey. Benim fikrimi sorarsanız her zaman ki gibi görelim bakalım diyeceğim.

Open Social için uzun uzun bir şeyler yazacağım ve ilintili olan bir çok proje ile ilgili şeylerle fakat bir türlü zaman bulup çok sıkı araştırma yapamıyorum. Sıkı araştırma yapmak lazım bu konuda, derin bir mevzu.

Peki buradan bir şeyler kazanabilir mi Myspace? Neden olmasın ben bir çok oyunu önceden Myspace'te oynuyordum. Yeniden oynamaya başlayabilirim. Fakat insanlara daha bir çok neden vermesi lazım Myspace'in. Bu ilk adım "oyun çeşitliliğini artırmak" önemli fakat halen numara1 çok güçlü ve onun elinden kaçıracağı kullanıcıları nasıl kazanılacağı bunlar muğlak konular.  QuitFacebook Day belki bir şeyler öğretebilir Myspace'e. Bu zamanlarda sosyal oyun ile beraber güvenlik kaygılarını giderebilirse Facebook'tan çıkanlar arasından yeni bir kullanıcı grubuna ulaşabilir. Open Social işte burada devreye giriyor deyip bırakacağım çünkü bir çok önemli şeyi yazmadan olamayacak bu Open Social kavramı :)  Open Social epey önemli sosyal medya kavramı için. Geleceğe dair projeksiyon yaparken bu kavram göz ardı edilmemeli.

Saygılar.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Bu aralar gözümüze çarpacaklar

1-  Write The Future : Nike Reklamı


Nike Write The Future from Wieden + Kennedy London on Vimeo.





2-İstanbul’a 3. Havalimanı Kuruluyor : Redbull ve Zaytung işbirliği ile Flugtag için hazırlanmış video.


İstanbul Caddebostan'da 3. Havalimanı açılıyor - Zaytung from İÇDEUMMT on Vimeo.

3- Oğuz Haksever şansız yorum (Ne desem bilemedim :)



Bu aralar bu videoları sık sık göreceğiz belki Oğuz Haksever'in videosu bu günlük bir durumdu ama bu durum için çoktan istifa isteyen facebook grupları kuruldu.

Saygılar.

21 Mayıs 2010 Cuma

Iron Man 2 ve Sosyal Medya Etkisi


İlk filmi çok sevmiştim ve ikincisi için beklemeye koyulmuştum. Ufaktan "teaser"lar piyasa çıktıkça daha da heyecanlı bir durum almıştı bu bekleme işi. Üstüne üstlük Twitter'da yönetmen Jon Favreau'yu da takip etmeye başlamıştım tüyoları kaçırmayayım diye. Filmin gösterime girmesine az bir süre kala Augmented Reality gibi yeni sayılan ve bu sene trend olan bir teknoloji kullanılarak yapılan filmin internet sitesi de yayılmaya başlamıştı. Her şey iyiydi Trendig Topics'te Iron Man e rastlıyordum. İyice gaza gelmiştim. Ac/Dc kullanılan film müzikleri insanı cezbediyordu. Peki ne oldu? Ne yazık ki bu kadar pompalanma yüzünden tavan yapan beklentilerim karşılanmadı. Zaten trailer, teaser derken filmin bir çok kısmını izlemişiz, çıktıktan sonra bunu fark ettim. İzlememiş olan varsa bu yazıya denk gelirse unutmadan onlara filmin sonunda ufak bir sahne var onu bekleyin isterseniz.

Iron Man'in bu durumuna iki taraflı bakabiliriz.

1. Müthiş bir sosyal medya çalışması ve çok iyi gişe hasılatları sağladı kısa vadeli başarı yüksek,

2. Sosyal medya kullanılarak yapılan bazı işler yüzünden beklentiler çok yükseltildi film bazı beklentileri karşılayamadı  sıkı fanların bazıları memnun olmadı eleştiriler geldi. Uzun vadeli durum; 3. film için işler biraz daha zorlu olacak. Filmin pazarlaması kendini geçti.

Şimdi ben ne öğrendim ona bir bakayım. Her ne kadar sosyal ağlarda çok fazla vakit geçiren bir kişi olsam da ortalama vakit geçirenleri hedeflediğimize göre başarılı bir kampanya olduğu kesinlikle söyleyebiliriz. Hedef kitleyi çok keskinleştirdim ama artık idare edin :) Kendimi hedef kitle dışında tutarak projenin tamamına bakıp ufak notlar yazacağım.

Bloggerlar ile aranı iyi tut !: Filmin aslında bir çok blogçuyu tatmin etmediğini düşünsem de blogçular ile arası iyi olmasından dolayı film o kadar asılıp kesilmedi.

Yeni teknolojileri kullan !: Film baştan aşağı bir teknoloji şovu idi. Zaten trend teknolojiler kullanılarak yapılan pazarlama kısa vadeli kazancı getirdi. Uzun vadede ne olacağına bakacağız.

Sosyal medyada ne kadar var olacağına iyi karar ver !: Film sosyal medyada o kadar var oldu ki filmden çıktıktan Sonra teaser ve trailerlarda görmediğimiz ne izledik ? diye sordum kendime. Bir çok yerde şansız bir şekilde bir çok ip ucu önüme çıktı. Blogçunun ağzı torba değil ki büzesin :) Bu durum benim sosyal ağlarda çok vakit geçirmem ile alakalı olabilir elbette ama bunun daha iyi ayarlanması gerekebilir gelecek filmde.

Meraklandır ! : Bloglarla arasını iyi tutması ve yönetmenin Twitter'ı aktif kullanması bu meraklandırma kampanyasını iyi ilerletti. Ufak fotolar , kısa videolar iyi ilerledi.

Saygılar.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Emeğin karşılığını almak



Bir çok blogçu blog yazma işinde para kazanmıyor ya da çok ufak paralar kazanıyor. Bir çok kişi işi fazla ticarete dönüştürüp orijinal olmayan içeriklerle Seo işleriyle bu işlerden para kazanıyorlar. Bu işten Türkiye sınırlarında para kazanmak o kadar da kolay değil herkesin bildiği gibi. Fakat Abd'den duyduğum satın almalar kaliteli içerik üretenlerin görmezden gelinmeyeceğini ileride bu işin Türkiye için çok ciddi bir  kazanç kapısı olacağını gösteriyor bize.

Şimdi kim kimi satın almış diye soracak olursanız. Yahoo, Associated Content adlı içerik üretme üzerine odaklanmış bir internet sitesini satın aldı. AC'nin nasıl çalıştığını şöyle anlatayım kısaca ; gün içinde belirlenmiş veya sizin(içeriği satın alacak kişilerin) seçtiğiniz konularda belli yazılar yazılıyor ve bunun üzerinden para kazanılıyor. Tabii olarak herkes yazamıyor içerik üretme konusunda uzman kişiler bu işlerle uğraşıyor. Oluşturulan içerikler ilgili internet sitelerine satılıyor. Kısa kesiyorum ama siteyi inceleyip daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Yukarıda anlatığım şey yeni bir şey değil zaten var olan bir sistem. Bu sistem ilk olarak benim gözüme şu an ülkemizden girişi engellenen Metacafe'nin video yükleyenlere para vermesi işiyle takılmıştı. Şu an devam etmiyor diye biliyorum. Zaten Youtube'un sağladığı geçici ün insanların karnını doyurmaya başlamıştı bu konu ayrı uzun bir konu elbette. Yine içerik üretme konusunda bir şirket olan Demand Media bu konuyu epeydir sürdürüyor üretilen içeriğe küçük olsa da bir şeyler ödüyor. Demand Media şu an Youtube'un en büyük video yayıncısı. Cracked adlı Abd'de çok bilinen bir sitenin içeriğinin üretiminden sorumlular. Ehow adlı popüler "nasıl yapılır"  temalı sitenin de içerik sağlayıcısı konumunda. Yahoo aslında ilk olarak buraya diş geçirmeye çalışmıştı fakat anlaşamadılar. Ardından bir kaç Yahoo yöneticisi Demand Media'ya geçti(Paid Content'te gider)  yani ilginç gelişmeler oldu anlayacağınız. Yahoo buradan büyük bir gelecek gördü belli ki 100 milyon dolar gibi bir satın alma gerçekleşti.

Şimdi bunlar bizi aslında nereye getirmeli ;

*Benim bu satın almalardan ilk olarak çıkardığım. Citizen Journalism kavramının tahmin edilende de önce etkili bir haber kanalı haline gelecek. Zaten ufak ufak örneklerini görüyor olsak dahi şimdi şirketler iletişim ağlarında bir çok içerik üreticisi bulundurarak gündemi buradan yönlendirecek. Yani Sokağın sesi şirketlere direkt haber geçecek.

* Artık kaliteli içeriğin karşılığı sadece okunabilirlikle değil de maddi olarak ödenecek. Bunun Türkiye'ye yansıması muhtemelen zaten var olan yazı çalma işlerinin daha da artması ile olacak. (Kötü bir şey ama ne yazık ki içerik üretme konusunda gerçekten çok kısır bir toplumuz)

* Temel olarak bilgi paylaşmak için sisteme girip blog yazan insanlar ciddi olarak içerik üreticisi olarak göze batacak ve büyük medya şirketlerinin kıskacına takılacaklar.

* Bu işin özgür düşünceye yansıması iki yönlü olacak. Bir kısım şirketlere çalışanlara fikirlerinizi satıyorsunuz diyecek bir kısım ise yapılan işin doğruluğunu yaptıkları iş için saygı görmenin böyle olduğunu söyleyecek.

Uzun vadede yararlı olan  içerik üreticilere para ödeme işi, kısa vadede bizim gibi internet kültürü oturmamış yerlerde çok fırtınalar kopartacak.

Demand Media wiki sayfası burada  (Burada içeriği nasıl ücretlendirdiği hakkında da bilgi bulabilirsiniz)

Associated Content wiki sayfası burada 

Saygılar.

18 Mayıs 2010 Salı

Facebook Zynga ayrılığı yalan oldu !



Bunun böyle olmayacağı öngörmek aslında o kadar zor değil lakin bazı bloglar Zynga'nın Facebook'tan ayrılması konusuna sevinmiş gibi yazılar yazdı. O yazıların temelinde Facebook'un hegemonyasının kırılması isteğini yattığı düşünüyorum. Bu "devam kararı" hakkında bilgilendirici yazıları tabii olarak Techcrunch 'tan ve Allfacebook okuyabilirsiniz.

Eğer ayrılık yaşanmış olsa ne olurdu? Bu ayrılığın uzun vadede Facebook'a zarar vermeyeceğini düşünmüyordum çünkü Zynga'nın rakipleri çok sağlamdı ve bu gidişin arkasını hemen doldurabilirdi. EA'da bu işin içine girdiği unutmayalım ve zaten var olan şirketlerde etkili olabilirler özellikler Asya merkezli olanlar. Aynı şeyi Zynga için söyleyebilir miyiz? Bence hayır bununda bir çünküsü var tabii olarak. Çünkü Zynga'nın bu kadar revaçta olmasının tek nedeni Facebook içinde olması ve insanları ekstra bir üyelik sistemiyle uğraştırmaması , arkadaşlar arasında paylaşımın üst düzeyde olması. Zynga ayrılmış olsaydı Facebook gibi bir sosyal ağ sistemin kendisi kurmak zorunda bile kalabilirdi. Bu ağ sistemini kurmak ve yönetmek zor olasa gerek. Bu durum Zynga'nın uzmanlık alanı olmadığı için düzlüğe çıkana kadar epey zorlanırdı.

Peki ne olacak şimdi ? Sistem aynen devam edecek fakat Facebook ile Zynga'nın başta yaşadığı sorun ödemelerin yapılacağı sistem üzerineydi. Zynga ödemeleri direk bana yapsınlar diyordu kısaca , Facebook ise Facebook Credits satın alsınlar sonra bu Creditsler ile ödemeleri yapsınlar. Belli ki kapalı kapılar ardında Facebook dişini gösterdi ve Facebook'un istediği oldu. Aynen sistem devam edecek anlayacağınız. Zynga Facebook kardeşdir ayıran kalleştir :)

Ayrılmanın Zynga için epey zorlayacağı aşikar bir durumdur. Hele ki amiral gemisi Farmville oyuncu kaybetme trendine girmişken.  Şu an yaptıkları doğru bir kara gibi görünüyor. İki tarafta kazandı. Bir şeyi daha öğrenmiş olduk sosyal oyun denilen kavram Facebook'suz düşünülemez en azından bu işi icat eden adamlar böyle dedi.

Özellikle yukarıda linki verdiğim Allfacebook yazısı konuyu benim baktığım gibi baktığı için okumanızı öneririm

Saygılar.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

MTV'den bir şeyler öğrenmek zor olmasa gerek




Bunu yazdığım sırada Kral Tv'nin geleneksel Video Müzik ödülleri dağıtılıyor. Muhtemel bir çok ünlü şahıs orada olacak ödülleri alacak falan filan. Ödül törenin organizasyonu beni ilgilendirmez zaten hakim olmadığım konularda konuşmamayı tercih ediyorum. Fakat sosyal medya araçlarının kullanılmasında biraz ahkam keseceğim. En azından "iyisi nasıl olur bizimkiler nasıl"  gibisinden bir şeyler anlatmaya ve anlamaya çalışacağım.

Müzik televizyonu denildiği zaman Türkiye'de akla ilk önce Kral Tv gelir , dünyada MTV gelir. Her ne kadar MTV Türkiye açılmış olsa da Kral Tv ilk olmasının ve hedef kitlesini farklı konumlandırmasından dolayı bilinirliği genele bakıldığında daha yüksek olabilir. Neyse araştırma şirketlerinin işine de el atmayalım  birilerini kızdırmak gibi bir niyetim yok.

Peki Kral Tv bu bilinirliğini sosyal medya araçlarına taşıyabilmiş mi? Bilindiği gibi bir şirketin hayran sayfasını hayranlardan önce şirket tarafından açılması gerekir en azından Facebook soruyor bu sayfayı açma konusunda yetkili siz misin? Peki Kral Tv ne yapmış  Facebook'ta varlar ama bir topluluk sayfası ile. Birisi bir şey biliyor ama emin değilim diye düşündüm , en azından müzik televizyonu kavramını dünyaya tanıtan MTV'nin bir hayran sayfasına sahip olduğunu görünce. Aslında Grup sayfası fena değil güncel ve hareketli(yorumlar geliyor) ama bilindiği gibi hayran sayfaların(fan page) grup sayfalarına göre daha kullanışlı. Onu ilerleyen günlerde anlatabilirim.

Ödül töreninden buraya geldiğimize göre ödül töreni için ne yapılmış onu görelim. Grup sayfasında aday videolar var. Bunlar verilmiş, Vimeo'ya yüklenmişler o da güzel. MTV ile karşılaştırarak gidersek ne yazık ki grup sayfasında bir çok eksikler var tartışmalar sekmesi yok o yok bu yok şu yok yok bir sürü şey yok. Böyle bilinirliği yüksek bir markanın sosyal ağları böyle kullanması kusura bakmasın kimse "berbat bir şey". Kanal el değiştirip Ntv ailesine geçince farklı bir şeyler yapılabilir diye düşünmüştüm fakat ne yazık ki olmamış. Malum Cnbce ve E2 sosyal ağları gayet iyi kullanıyor.

Twitter'da yoklar fakat bu gün olmamaları iyi olmuş belki şu an olan eleştirileri yönetemeyip çok acayip bir sosyal medya krizine yol açabilirlerdi. (Aslında düşündüm de olsalar iyi olurmuş bana yazacak bir şey çıkardı :) ).

Peki ne yapsalardı diye soracaklara diyeceklerim şunlar olacak ;

* Sosyal medya kavramını kullanmaya pek aşina olmadığımıza göre bu işi icat eden adamlar ne yapmış onları bir incelemeliyiz. Bknz : MTV Facebook , MTV Twitter , MTV Resmi site

 * Sosyal ağlar artık herkesin olduğu bir mecra bu yüzden hedef kitle geyiğine girmeden özellikle entertainment sektöründen olan  herkes burada olmalı artık bu durum bir zorunluluk. (Onlarca Tv kanalı veya başka kuruluş sayabilirim buradan size)

* Eğer işi bilen kişi elinizde bulunmuyorsa ajansları kullanın. Bu işi bilgisayar bilen stajyerlere bırakılmayacak kadar önemli bir şey. (10. kez Nestle örneği ve Dondurmacılar örneği)

* Devir Buzz devri her ne kadar sosyal medya direkt geleneksel medyayı etkileyemiyorsa bile hedef kitlesi sosyal medyayı çok fazla kullanan kişiler ile örtüşüyorsa bir şekilde bu topluluğu kullanmanız lazım. (Betty White, Facebook ve Snl , Islak Bergen ve Beyaz Şov)

Bugünlük yazacaklarım bu kadar. Uzman olmadığımı 1000. kez belirtirim ve bu yazıyı da burada bitiririm.

Saygılar.

16 Mayıs 2010 Pazar

Bunları paylaşasım var # 22

Malum Bö oldu bitti eleştiriler yapıldı cevaplar verildi ufak hatalar oldu. İçeriğinde bloglardan bahsedilmeyen bir paneller oldu neyse. Buraları geçtim seneye daha iyi olur eminim.

Sonra düşündüm "Dünyada en iyi , etkili vs. gibi bloglar hangi bloglardır?" Tahmin ettiğim bloglar vardı listelerde olan Huffington Post , Gawker, Techcrunch, Boing Boing gibi. Neyse biraz araştırdıktan sonra 3 güzel liste ile karşılaştım bloglar hakkında. Onları paylaşmak istedim. Hemen hatırlatayım bu listelerden 2 si sürekli güncellenen listelerdir( Technorati ve ebizMba). Diğer listede(Guardian) eski olmasına rağmen içerik konusunda sınıflandırma yaptığı için farklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlayabilir. Her ne kadar güncel olmasa bile gayet iyi çalışıldığı için halen güncelliğini koruduğunu söyleyebiliriz.

Technorati Top 100 listesi : Bu listede 1. Huf Post ,  2.Techcrunch , 3. Mashable listenin devamı siteden öğreniniz. Liste hazırlanırken Technorati kendi kriterlerini kullanmıştır.Bu kriterler içinde büyük etki sahibi ise kullanıcı oylarıdır.

eBizMBA Top 20 Most Popular Blogs | May 2010 listesi :  Bu liste sürekli güncellenen ve bir çok araştırma şirketinin tıklanma sayılarının analizleri ile oluşturulmuş bir listedir. Bana göre en açıklayıcı ve en doğru liste de budur diyebilirim. İk 3.ise şöyledir. 1. Huf Post, 2. Tmz, 3. Endgadget

Guardian.co.uk The world's 50 most powerful blogs : Nick Denton(Gawker) katkılarıyla hazırlanan blog listesinde blogların etkilerinin nedenleri, sayfa gösterimlerinden çok içeriklerini öne çıkartarak açıklanmış. Listenin ilk 3 sırası şöyle : 1. Huf Post, 2. Boing Boing, 3.Techcrunch

Not: Herkesin blogu kendine güzeldir. :) En iyi blog yoktur en azından Türkiye için çevresi çok olan blog yazarı vardır. Bu böyle biline.

Not 2 : Blogların linklerini vermememin nedeni, linklere tıklayıp listeleri biraz olsun gözden geçirmenizi tetiklemek içindir.

Saygılar.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Diziler ve sosyal medya # 8

Tweet Linki 


Tweet Linki 


Sosyal medya ve sosyal ağların getirdiği güzel şeylerden bazıları haberleri ilk ağızdan duymak ve gerekirse tepkini direkt yetkili kişiye iletebilmek.

Bunun güzel örneklerini bir iki üç gündür iptal edilen diziler veya devam eden diziler hakkında bilgilerin oyuncuların twitter hesaplarını düşmesi durumunu takip ederek gözlemliyoruz. Bahsettiğim diziler Chuck ve Heroes dizileri. Chuck dizisi gelecek sezon 13 bölümü garantiledi maalesef Heroes iptal edildi.

Fark ettim ki bir çok kişi bu haberlerin çıkması için magazin ve diziler üzerine yazan siteleri beklemek zorunda kaldı. Eğer bu dizilerin oyuncu veya yapımcılarının Twitter hesaplarını takip ediyor olsalardı bu haberlere ilk elden ulaşabilirlerdi hatta merak ettikleri şeyleri sorabilirdi cevap alma şansları düşük olsa bile. Oyuncuların ve yapımcıların tepkilerini de buradan ölçebilirledi.

Sevdiğiniz dizileri veya oyuncuları Twitter'dan takip edin çoğu zaman güzel kamera arkası fotolar paylaşıyorlar. Ufak tüyolar veriyorlar. Misal Josh Schwartz(yapımcı) , Gossip Girl'ün 4. sezonunun birazının Paris'te çekileceğini söylüyor.Greg Grunberg hangi dizide oynayacağı hakkında tüyolar veriyor.

Not: Fotoları iyi kesememişim kusura bakmayınız. :)

Saygılar.

14 Mayıs 2010 Cuma

Blogçular için Twitter uygulamaları


 Zaten bir çok blogger burada yazdığım uygulamaları kullanıyor olsa bile yine de hatırlatmakta yarar var. En azından yeni başlayanların işine yarayacağını düşünüyorum.

Twitterfeed : Blogunuza yazdığınız her yazıyı blogunuz için açtığınız ya da ilişkilendirdiğiniz hesaba gitmesini sağlayan uygulama elle girmekten sıkıldıysanız işinizi görecek. Gelişmiş ayarlarını kurcalayınız.

Twitoaster : Yazdığınız yazılara twitter üzerinden yapılan yorumları bir arada toplayıp düzenleyen bir uygulama. Yazılaraınız hakkında twitter üzerinden tartışma yapılırken mentionların karışmaması için iyi bir uygulama. Aynı zaman grafik uygulamaları ile takipçi sayılarının kontrol edebilirsiniz.

Topsy : Yazdığın tweetleri dolayısıyla Twitter'a düşen yazılarınızın kaç kere Rt edildiğini öğrenmek için kullanışlı bir araç . Basit bir mantıkla eğer yazılarınız Rt yapılıyorsa beğeniliyordur.

Twittercounter : Eğer blogunuz için özel bir Twitter hesabınız var ise Twittercounter sayesinde takipçi sayılarınız ve tweet sayılarınız buradan grafikler ile takip edebilirsiniz. Bloga için açılan twitter hesapları için iyi bir uygulama olabilir. Ne zamandan beri Twitter'da olduğunuz ve ilk tweeti ne zaman attığını da buradan öğrenebilirsiniz.

Monniter : Üç adet anahtar sözcük seçim bu konu hakkında yazılan tweetleri takip edeceğiniz bir uygulama. Eğer güncelden beslenen yazılar yazmaya çalışıyorsanız ve insanların bu konular hakkında ne düşündüğünü merak ediyorsanız bu uygulama doğru anahtar kelime seçimleri ile sizi istediğiniz sonuca götürecektir.

Strawpoll : Anketleri sever misiniz ? Ben severim , bir çok sosyal ağda anket cevaplama işini yaparım. Blogumda da çok sık olmasa da anket kullanırım. İşte bu uygulama ile anketlerinizi twitter üzerinden de yayabilirsiniz. 140 karakterlik anketler ile takipçilerinize ulaşabilirsiniz.

Twitter Search : Kesinlikle en basit fakat en kullanışlı uygulama. Ne olduğunu anlatamaya gerek yok Twitter'ın arama uygulaması diyerek kısa kesmek lazım.

Burada yazdıklarım benim daha sık kullandığım uygulamalar elbette bir çok daha uygulama var am ilk etapta bu uygulamalar blogçulara yararlı olduğunu düşündüğüm için bunları sıraladım.

Saygılar.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Bir blogu neler öldürür?

Bu aralar ciddi ciddi blog yazma işini bırakmayı düşündüm. Gerekçem basitti bağlantılar kurma işini iyi yapamadığım için yazdığım yazılar insanlara ulaşmıyordu ve özgün olmayan blogları gördükçe(çevirmen blogçulardan bahsediyorum) yaptığım işin bir yere gitmeyeceğini anlıyordum. Bakalım daha ne kadar gidecek bir görelim. Çevirmen blogçulara neden kızdığı şöyle anlatayım. Çevirisini yaptığı metni kendisininmiş gibi gösterdikleri için kızıyorum. Kaynak göstermemek hoş bir şey değildir. Bunu akıl etmek o kadar zor değildir sanırım.

Peki peki bir blogu bu duruma bu yazdıklarım dışında neler getirir?

* Ziyaretçi sayısının çok olması rağmen yorum alamamak : Eyvallah ziyaret ediyorsunuz iyi kötü bir yorum yapın hatta burası olmamış diye eleştirin hiç bir blogçu yapıcı eleştiriyi yanlış anlamaz (umarım)

* Ziyaretçi sayısının az olması: Açık değil mi?

* Ziyaretçilerin yazıları kendininmiş gibi kopyalayıp kullanması.: Şimdiye kadar başıma gelmedi ama gelen bir çok blogçuyu okudum.

* Yazacak şeylerin tükenmesi : Gerçekten bazı konulara yazılacak artık fazla bir şey kalmıyor. Sosyal medya hakkında yazmıyor olsaydım belki çoktan yazacağım şeyler bitecekti.

* Sadece çevresi var diye senden kötü yazdığını düşündüğün blogların baş tacı edilmesi: Bu göreceli bir durumdur. Herkesin blogu kendine güzeldir fakat bazı şeyler bariz belli olur.

* Yazdığın konu hakkında blogların çoğalması: Yazdığın konuda blogların çoğalması ile senin bloguna olan dikkat başka yerlere dağılır ve zincirleme reaksiyon sonucunda okuyucu sayın düşer vb. Sonrası malum.

* Yersiz ve saçma bir şekilde eleştirilmek ya da Trollenmek : Eleştirilmek güzeldir ama trollenmek bambaşka bir şeydir.

* Özgünlük ve kaliteli içerikten bahsedip yabancı bloglarda olan içeriği allayıp pullayıp , iki güzel sözle renklendirip orijinalmiş gibi sunulan bloglarla karşılaşılması.

* Asla yapacağım dediğiniz şeyleri yapmak zorunda hissetmeye başlamak: Basit bir örnek olarak saldırganlaşarak ona buna sataşmaya çalışarak okuyucu kitlesi çekmeye çalışmak.

Bunlar benim ilk aklıma gelenler bir çoğu halen başıma gelen şeyler. Dilerim sizin başınıza gelmez ve blog şevkinizi kırmaz.

Not. Adres ver diyenlere ; asla böyle bir şey yapıp çirkefleşmem zaten rahatsızlık duyduğum bloglara yorumumu bir şekilde ulaştırırım.

Saygılar.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Blog yazarı tipleri

Markaların blogçuları nasıl sınıflandırdığı hakkında bir bilgim yok. Sadece Pazarlama Cadısı'nın blogları "böyle sınıflandırmalısınız" üzerinden ilerleyen "Markalar için Bloglar Dersi" serisini okumuştum. Seride sınıflandırma , yazılan konular üzerinden ve projeyi gerçekleştiren markaya bakış açıları değerlendirilerek yapılmış bana çok doğru gelen tespitlerdir. Ben de bir sınıflandırma oluşturmak istedim. Pazarlama Cadısı gibi profesyonel bir bakış açısı ile yazmayacağım sadece davranış tiplerine odaklanmaya çalışacağım.

Blogcu sınıflandırması  (Sınıflandırma tipi : Yazarların davranış tipleri)

1: Gardı hemen düşen blogçu : Aldığı ufak hediyeyle marka hakkında iyi şeyler düşünen ve yazan blogçu

2: Hediye seçen blogçu : Hediye büyüklüğüne göre blogunda yazacaklarına karar veren blogçu. Sadece hediyenin maddi değeri büyük olsun yeter.

3: Ketum blogçu : Kapının önüne arabayı çekse bile yazmayacak blogçu. Blogun tarafsız bir bölge olduğuna inanrı ve hiç bir şekilde katıldığı etkinlik aldığı hediyeden söz etmez hatta hediyeleri kabul bile etmez.

4: Bir şey almasına gerek olmayan blogçu : Yazdıkları ciddiye alınmayan fakat çok okunan blogçulardır. Verdiğiniz hediyenin iyi olduğunu yazsa bile bundan geri dönüş almanız biraz şansa kalır.

5: Bir şey verilmemesi gereken blogçu : Saldırgan bir şekilde gelen her promosyona rüşvet gözüyle bakan blogçu. Verilen hediyeyi bloguna yazar bir de üstüne markaya kızar "beni böyle satın alacağınızı mı düşünüyorsunuz". diye serzenişte bulunur.

6: Tanıdık blogçu : Promosyon almasının tek nedeni arkadaşlık ilişkileri olan blogçular. İyi şeyler yazacağından emin olduğunuz blogçular fakat yazıların samimiyetinin sorgulanmasına alışmalısınız.

7: Estetik değer yargılara sahip blogçu : Hediyenin maddi değerine değil estetik oluşuna değer veren blogçu. Hediye estetik olarak doyurucu bulunmaz ise yandı gülüm keten helva.

8: Marka ile yatan marka ile kalkan blogçu : Zaten o markanın sevdalısı olan sadece bir bardak altlığı bile göndermişse bile koca koca puntolarla her yere yazan blogçu.

9: Belirsiz blogçu: Hediyeye geri dönüş yapıp yapmayacağını anlaşılmayan blogçu. Ya her tarafta yazar ya da hiç bir şey yazmaz. Risk büyüktür fakat blogçuyu önceki yazdıklarından takip ettiyseniz doğru zamanda doğru hareketle onu memnun edebilirsiniz.

10: Halden anlayan blogçu: Gönderilen hediyenin manasının ürünü tanıtmak olduğunu bilir ürünü resmi bilgilerle anlatır ve ürün hakkında iyi veya kötü bir şey yazmaz.

Benim izlerken gördüklerim bunlar daha bir çok şekilde sınıflandırlabilir elbette. Markalar aksiyona girecekleri blogları seçerken bir çok kriter ile eleme yapmaları gerektiğini anlatmaya çalıştım aslında. Blogcuları iyi analiz etmeden yapılan işler burun üstü çakılır. Her tarafa yazar diye kastettiğim ise kesinlikle sosyal medya araçlarıdır. Çünkü eğer doğru blogçuyu seçerseniz Twitter, blog, Facebook, Friendfeed, gibi bir çok yerde adınızı zikretmesini sağlarsınız.

Saygılar.

9 Mayıs 2010 Pazar

Markaların sosyal medya beklentisi

Marka sosyal medya işlerini yapacak bir ajans ile anlaşır. Ajans markayı, ürünlerini anlatmak için etkinlik düzenler sosyal medya ünlülerini davet eder. Sonuçta ajans bu işleri markaya anlatmıştır ve marka bu etkinliklerden sonra bir beklentiye girmiştir (en azından ben olsam girerdim kimse kimseyi kandırmasın girmesi gerekir zaten). Şimdi marka bu işten sonra ne görürse veya ne görmezse üzülür, onu tahmin etmeye çalışayım.

* Marka, eğer sosyal medya araçlarında kendisi hakkında bir şeyler göremezse üzülür.

* Marka, girdiyi görür fakat markanın ve ürünün adını bile doğru yazılmadığı görürse daha da üzülür.

* Marka, %100 kendi ile ilgili olmayan etkinlik organizasyonunun kötülüğünü hakkında  yorum okursa üzülür.

* Marka, davete çağrılanların kalitesinin sorgulandığını görürse sosyal medyanın gerekliliğini sorgular.

* Marka, etkinlik hakkında yazıları görür çok eğlendiklerini söyler fakat eğlenenlerin markaya değil işi düzenleyen ajansa teşekkür ettiğini görürse üzülür.

* Marka, ajans çalışanlarının kişisel düşmanları yüzünden eleştiriye uğrarsa üzülür.

* Ajans, sosyal medya işlerini sadece belli kanallara yöneltip bazı kanalları açık bırakırsa ve buradan marka itibarını yönetemezse.

* Ajans çalışanları markanın adını kullanarak kişisel diyaloglara girerse sanırım üzülür.

* Marka zaten var olan fanlarını görmezden gelip direkt kolaya kaçıp sosyal medya ünlüleri ile etkinlik düzenleyen ajansı görürse üzülür.( Bu benim iyi niyetim tabi. Blog yazan sosyal medya ünlüleri kısa kampanyalarda daha etkili olduğu gerçek fakat sosyal medyada var olmak isteyen markalar daha uzun vadeli düşünmeliler.)

* Ajans yetkilisi temsil ettiği markanın rakibine amaçsızca marka adını kullanarak saldırsa üzülür.

Kısaca benim aklıma gelen bunlar elbette daha derin analizler yapılabilirdi bu konu hakkında sonuçta ben izleyici gözüyle yazıyorum.

Saygılar.

7 Mayıs 2010 Cuma

Street Fighter: Legacy - Short Fan Film



Link

Benim gibi siz de atari salonlarında dirsek çürütmüşseniz bir zamanlar , hoşunuza gideceğiniz düşünüyorum. Street Fighter Legacy adlı Youtube kanalına da üye olmayı unutmayınız.  Tünelleyin bir şey yapın izleyin ya da artık tünelle uğraşmayın DNS değiştirin.

Saygılar.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Bunları paylaşasım var # 21

 Social Media Revolution 1 

Youtube 



Vimeo 

 
Social Media Revolution from Socialnomics on Vimeo.


 Social Media Revolution 2 

Youtube 



Ne yazık ki 2. videonun Vimeo versiyonunu bulamadım.  Link burada kopyala yapıştır tünelle bir şey yapıp seyredebilirsiniz

Erik Qualman Social Media Revolution ilk videosunu bilirsiniz. Yani en azında bu bloga denk geldiyseniz izlemişsinizdir daha öncede başka bir yerlerde. Dün gece Social Media Revolution 2 adlı ikinci videoda yayınlandı. Her ne kadar kitap tanıtımı amacı taşısa da çarpıcı bir video daha. Ne yazık ki videonun emb seçeneklerinde ufaltma yoktu daha fazla ben de kurcalamadım öylece bıraktım. Üşengeçlik yaptım yani anlayacağınız.

Eric Qualman'ın blogu Socialnomics – Social Media Blog  

Saygılar.

4 Mayıs 2010 Salı

En çok oyuncusu olan 25 Facebook oyunu (3 Mayıs 2010)


 Inside Social Games sitesini hazırladığı 3 Mayıs 2010 tarihi itibari ile aylık en çok oynanan Facebook oyunu listesi ile yine karşınızdayım. En sonunda adam akıllı bir şekilde bir başlık attım ve böyle devam edeceğim.

 Geçen ay olan yazıda Farmville'in oyuncu kaybetmesinden bahsetmiştim ve bu ayın verileri ile konuşmanın doğru olacağını söylemiştim. Bu ay verilerin gelmesiyle geçen aydan devam eden kan kaybının artarak devam ettiğiniz söyleyebilirim Farmville tepede olmasına rağmen oyuncu kaybediyor. Kullanıcı sayısı 80 milyonunu altına düştü. Kritik sınır olarak değerlendirmek doğru olur mu tam kestiremiyorum ama 75 milyonun altına düşerse bu düşüş yüzünden 6 ay sonrasında Farmville 25 milyon sayısını görebilir.

En çok oyuncu kazanan bu ay Treasure Isle oyunu 25 milyon oyuncu ile yeni girdiği listede ilk 10 içinde kendine yer bulmuş. Listenin yeni oyunları Hotel City (Playfish) , Social City (Playdom) , Tiki Resort (Playdom) , Buble Island (Wooga).

Bu ayın kaybeden oyunu Mindjolt Games (Mindjolt) olmuş 7 milyon oyuncusunu kaybederek listenin en çok oyuncu kaybeden oyunu olmuş. Geçen ayın 3 yeni oyunu Ninja Saga , Fish World ve Country Story listede tutunamamışlar.

Geçen ay yaptığım "Bir dikkat çekici değişiklik ise geçen ay olan 7 milyon civarı olan oyuncu artışları.Bu ay böyle büyük değişiklikler yok. Oyunlar eskiden olduğu gibi büyük oyuncu değişkliklerine sahip olmayacak gibi görünüyor."  yorumu tutmuş gibi görünüyor. Her ne kadar Treasure Island bu tahminimi ezmiş olsa bile :)

Görselin sahibi Inside Social Games sitesidir. Normal olarak verilerde onları topladığı verilerdir.

Saygılar.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Ahmet Çakar sosyal medyacılara bir şey öğretebilir mi?



Ahmet Çakar'ı biliyorsunuz Türk futbol tarihinin belki en kariyerli hakemi şimdilerin yorumcusu. Aynı zamanda büyük bir TV yıldızı. Bazen uçtuğunu düşünsem de bazı dediklerini sadece "Ahmet Çakar kadar cesur birisi söyleyebilir" diye düşünüyorum.

Geçmişte söylediği bazı sözlerden sosyal medyacılar için bir şey çıkartabilir miyiz?

Ağzınla kuş tutsan. Ne kuşu! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız.  
Birçok kampanyada gördüm ki kimse kimseye yaranamadı her yerden eleştirildi eleştirilmeyen kampanya yok gibi. Tabi bilmem ağızla ejderha tutmak gibi bir yeteneğiniz varsa süper haydi sosyal medya sizi bekliyor.

Ben futbolun realist yüzüyüm.
Dikkat sosyal medya iletişimin realist yüzüdür. Her türlü eleştiriye açık bir ortamdasınız.

Vırvırın kralını ben yaparım da lisanına hakim değilim.(Lucescu'ya hitaben) 
Burada herkes sosyal medya lisanına hakim. Sürekli vırvırın kralına maruz kalacaksınız. Cevap verebilmek için o lisana siz de hakim olmalısınız.

Oğuz artık mümkünü olmayan, irreversible, çok zor bir yola girmiştir.
Sosyal medyaya girdiğiniz zaman göze alınacak bir çok şey var. Misal  sosyal medya kolay unutmaz. Otel hikayesini biliyordur herkes 1 sene kadar oldu halen konuşuluyor. Burası sosyal medya buradan çıkış zor.

Sen Arjantin'in varoşlarını bilir misin? Jeepler'de gece kulüplerini dolaşmaya benzemez bu işler. 
Sosyal medyada her türlü tip ile temas halinde olacağını unutma bu işler öyle 3-5 elit insan üstünde dönmeyebiliyor çoğu zaman

Spor basını terbiyesizdir ben de onlardan biriyim. 
Her blogçu ve sosyal medya kullanıcısı  akıllı, uslu, düzgün adamlar değildir. Terbiye tanımları bir çok insan için farklıdır.  

Erman Toroğlu yüzünden beni gürcü sınırında boğuyorlardı. 
Kiminle çalışacağınıza ve kiminle dirsek teması içinde olacağınız dikkat edin eğer sevilmeyen bir kişi ile çalışıyorsanız canınız çok sıkılabilir.

Santra programında:Kazım ben senin burun kıllarından ne düşündüğünü anlıyorum  
Birçok takipçiniz sizin yapacağınız hamleleri önceden biliyordur zaten burun kılı olmazsa da önceden yapılmış kampanyaları takip ediyorlar. Adımlarınızı dikkatli atın.  

Sayın Şengül, lütfen çetrefilli çetrefilli konuşmayın.  
Kesin ve net olun lafı dolandırmayın samimi olun. Her dolandırılan laf gelip "böyle demiştiniz ama" şeklinde yüzünüze çarpılacak.

Sözler Vikisözden alınmıştır. Burada yazanları okuyup ciddiye almanız gerekmez zaten bu işin bir kuralı yok

Futbol playstation değildir. 

Not : Görsel http://ibt-ibt.blogspot.com/2009/05/gaflar-1.html alınmıştır.

Saygılar.


Efes Blogçusunu Buldu Bulacak



Efes Pilsen blog yazarı arıyordu kendine bir süredir. Detayları şurada. Finale gelinmiş 5 aday kalmış onlara da şuradan ulaşabilirsiniz. BÖ 2010 katılacaklarmış. Orada ufak etkinlikleri var. Hepsi linklerde var okuyunuz.

Sonuçladığı için konu hakkında konuşmam hatalı olmaz. Bu durumda hoşuma gidenleri ve pek içime yatmayan şeyleri yazacağım.

Efes Pilsen online itibar yönetimi konusunda en az zorluk çeken şirketlerden biri olsa gerek. Facebook'ta olsun diğer sosyal ağlarda olsun fanlar tarafından adına açılmış bir çok grup ve fan sayfası var. Örnekler şurada ( 1 , 2 , 3) Bu yüzden sevilen şirket olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden  250 insan bu yazarlığa talip oldu. 250 adet olumlu blog yazısı kazandınız. Sosyal medyada itibarınız daha da arttı. Bu yazılar sayesinden bir çok etkinlik ve haberinizi  vereceğiniz blogtan bir çok kişinin haberi oldu. Bloglar portal sitelerden daha önemli olacak gibi görünüyor çünkü bir çok kişi internet üzerinden haberlerini Google Reader gibi readerlardan takip ediyor.(Not blogların güvenirliği bir çok insana daha yüksek geliyor) Benim gibi sosyal medya işinde bir yerlere gelmeye çalışan insanlara ilham verdiniz. Efes ile çalışma imkanı verdiniz insanlara umut verdiniz. Buraya kadar her şey çok güzel.

Fakat işin başından beri benim içine yatmayan bir şey var bir türlü dillendiremedim ve yazıya dökemedim. Ama şu soru ile alakalı olduğunu biliyorum "Efes Pilsen neden profesyonel bir kişi ile bu işi götürmeye yönelmedi?" . Sürekli sordum kendime neden birilerini aradı dışarıdan? Efes Pilsen bünyesinde olan sektör profesyonelleri bu blogta olamaz mıydı? Muhtemelen blogta yazacaklar ama misal etkinliği düzenleyen yöneticilerden birisi buraya etkinlikte başına gelen aksiliklerle ilgili bir yazı yazsa benim için daha takip edilebilir kılardı bloglarını (Daha sık yazsınlar istiyorum açıkçası). Tamam bu şekilde herhangi birisini gelip blog yazarı yapacaksınız eyvallah ama bu durum bana 23 Nisan'da makam koltuklarına oturan ufak çocukları sevindirmek ile aynı geliyor. Bu yazıyı okuyup kızmasınlar bu işin arkasında çok profesyonel bir ekip olduğundan eminim "senin ne haddine eleştiri" diye düşünürseler haksız sayılmazlar. Ne yazık ki şunu düşünüyorum seçilen blog yazarının yazılarına bile müdahale edilebilir kimi zaman( inşallah olmaz). Şöyle yazılar görülmemesini dilerim "Süper bir Efes akşamı daha , mükemmel bir organizasyon daha , çok güzel çıkmışsın efesciğim" ("Ee ne olacağını sanıyorsun" diyorsanız benim diyeceğim bir şey yok :))

Son söz olarak : Blog kavramını özgür düşünceyle beraber görmemden dolayı bu eleştiriyi yaptım. Yoksa yaptıkları işin iyi yanları eleştirdiğim yanlarından çok daha fazla. Keşke blog yazarı işini başka türlü şekillendirip kendi içlerinden çıkarsalardı. Yazara iyi eğlenceler. Efes'e de tebrikler başarılı bir iş yaptığı için muhtemel kafalarında olan sonuç buydu.

Saygılar.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Doğa İçin Çal 2 / Uzun ince bir yoldayım




 Doğa için çal ister aşağıdan izleyin isterseniz linkten gidip izleyin ama izleyin yeter.









Doga icin Cal 2 / Uzun ince bir yoldayim - official video from Doga icin cal on Vimeo.


Herkes ne olduğunu biliyor bir şeyler yazmaya gerek yok ilk videoları için bir şeyler yazmıştım merak ederseniz buradan.

Saygılar.









Samimiyet, Resmiyet ve Sosyal Medya

Bu olayı açıklamaya çalışacağım zaten bu konu hakkında Topluluk Yöneticisi başlıklı bir yazı yazarak bir konuşmuştum.

Kişilerin veya şirketlerin sosyal medya tavırlarını gruplandırmaya çalışacağım. Gruplandırırken kullanıcı beklentilerini ve kritik noktaları not etmeye çalışacağım. Tabi bunları uzman olarak değil izleyici gözüyle yazacağım. Okurken ciddiye alıp almamak sizin tercihiniz.

1. Grup : Resmi Tavır ; adeta banka şubesinde iş yapar gibi "beylerin hanımların" havada uçtuğu tavır
Hesap sahipleri : Bankalar , global şirketler , devlet kurumları ve devlet kurumları gibi yerleşik düzene sahip olan şirketler.
Takipçi Beklentisi : Gerçek koşullardan daha çabuk sonuç fakat aynı resmi tavrın takınılması.
Kritik Nokta : Kullanıcıya yanlışlıkla arkadaş gibi yaklaşılması çok sıkıcı sonuçlar doğurabilir. S-R dengesinin kurulması en zor grup. Resmiyetin dozu robotik tavırlara gittiği zamanda eleştiri alınabilir.

2. Grup : Belirsiz Samimiyet ; tanımadığınız bir satıcı ile konuşurken kurulan diyaloga benzer(en uygun bu geldi aklıma)
Hesap Sahipleri : Bankaların satış odaklı çalışan departmanları ,  büyük fakat ülke çapında çalışan kurumlar , bazı gazeteler , bir çok ünlü şahıs
Takipçi Beklentisi : Burada daha çok kurumların beklentileri ön plandadır. Kullanıcıların beklentileri bir çok kez göz önünde olmayabilir. Daha çok tanıtım odaklı çalışan kurumların tutunduğu bir tavır olduğu için öncelik kurumun isteklerindedir.
Kritik Nokta : Takipçilerin takip etmeleri için neden sağlaması zor olan bir gruptur(Açıkçası ünlülerin bu grupta olması ,bu gerçeği değiştirmiyor benim için). Takınılan tavır yüzünden diyalog kurma aşamasında bazen kullanıcı zorlanabilir.

3. Grup : Etliye Sütlüye Karışmayan ; sadece verilen görevi yapan ,aktarıcı olan
Hesap Sahipleri : Tv kanalları , Sosyal medya işleri ajanslar tarafından yürütülen kurumların bazıları
Takipçi Beklentisi : Sadece sorulanın cevaplandırılması
Kritik Nokta : Samimiyet çizgisinin temsil edilen kurum yüzünden bazen belirsizleşmesi

4. Grup:  Dozu Artırılmış Samimiyet ; herkesi tanımadığının farkında olan ama belli bir samimiyetten korkmayan
Hesap Sahipleri : Yerel iş , İnternet siteleri , Blog yazarları,
Takipçi Beklentisi : Kullanıcının beklentisini en fazla karşılamaya çalışan grup bu olduğu iş her türlü kullanıcı beklentisi ile karşılaşabilirler.
Kritik Nokta : Herkese yetişme çabası yüzünden sıkı takipçileri kaybetme riski yüksektir.

5. Grup : Enseye Tokat ; çok fazla samimi olan bazı durumlarda bel altına bile inebilen.
Hesap Sahipleri : Blog yazarları , mizahi internet siteleri ,
Takipçi Beklentisi : Her zaman yeni bir şey bekleyen kullanıcıyı tatmin etmek zordur.
Kritik Nokta : Hesap sahibi bu samimiyet yüzünden kendine zarar verebilir olmadık ve asılsız eleştirilerle karşı karşıya kalabilir.

Bu gruplandırma daha da artırılabilir. Bunlar daha sık karşıma çıkan durumlar olduğu için bunları yazdım. Daha çok kurumsal tavırları da içine alan bir liste yapmaya çalıştım. Kişisel tavırlara girmiş olsaydım çıkamazdım zaten.

Takipçi beklentisinden kastımı tekrar şöyle açıklayayım. Her işin veya ünlünün bir hedef kitlesi veya taraftarları vardır. Bu taraftarların beklentilerinden bahsetmeye çalıştım.

Son söz olarak ; ben bu yazdığım tavırların hiçbiri kesin doğrudur kesin hatalıdır gibi bir yaklaşımda bulunmuyorum bu seçimler sosyal medya kullanımı yaygınlaştıkça doğruluğunu veya yanlışlığını kanıtlayacaklar.

Eleştirmekten çekinmeyin lütfen ekleyin , çıkarın , olmaz deyin , olmuş deyin , sorun değil tartışarak sonuca gidebiliriz.

Saygılar.

Facebook Sayfası