29 Ekim 2010 Cuma

Autoshow gittim, gezdim, gördüm.

Sağ olsunlar Renault ekibi bana da bir davetiye göndermiş Autoshow için. Sabah 11'de açılışa yetiştim. Toplu taşımanın nimetleriyle. Her ne kadar metro hattı biraz uzak olsa da yine idare eder bir mesafedeydi(Evet Autoshow'a toplu taşıma ile gittim :)).

Fuarda ne olup olmadığını zaten biliyorsunuz bir çok marka elektrikli araçlarını tanıtımını ön plana çıkarmış. Temiz enerji üstüne herkes odaklanmış. Zaten elektrikli araçlar uzun süredir konuşulduğu için bu fuarda olmaları çok normal. Techcrunch bile sürekli Nissan Leaf ve Chevy Volt karşılaştırmaları yapıyor. Açılış konuşmasında ve  Renault Latitude ve Fleuence %100 Elektrikli versiyonun lansmanında da sürekli elektrikli araçlar için ilk olarak devlet desteği gerektiğini söylediler. Yani elektrikli araçlar için bir süre daha bekleyeceğiz.

Sabah açılış konuşmasını dinledikten sonra Autoshow'u fazla kalabalık olmadan gezdim, her yerini. Yeni araçlar konusunu zaten oto blogları veya tvden öğreneceksiniz. Ben markaların internet medyasına yaklaşımını gözlemlemeye çalıştım. Onları biraz anlatsam fena olmaz. Asıl içinde olduğum konu bu şimdi, bilmediğim konu hakkında ahkam kesmeye gerek yok.

Davetiyeyi Renault gönderdiği için fuarı gezdikten sonra standın etrafında takılmaya başladım(markadan bizi yöneticilerle tanıştırma fırsatı bekledim, çağırmışsan bloggerları bir iki laf etmelerini sağlayacaksın adamlarla, yani alın bileti gezin bana doğru gelmiyor. Kim çağırdıysa bizi onlarda en azından bir tanışma etkinliği beklerim. Zaten oldu yazının devamını okuyunuz) Dijital işler ile ilgili yetkililer ile tanışma fırsatı buldum. Ellerinden geldiğince sosyal medyaya değer verdiklerini göstermeye çalıştılar. Hatta "ya bu adam bloggerdır ne gerek var" deyip geçmediler  Renault Pazarlama direktörü Olivier ile bile tanıştırıldık. Olivier bilinen yönetici imajının dışında biri gibi geldi bana(bilinen yönetici işte anlayın yahu). Hatta onunla İngilizce konuşmaya çalışan kişilere "Türkçe biliyorsanız Türkçe devam edelim" diye uyarıda bulunmayı ihmal etmedi. Bizimle en az 15 dakika konuştu, hiç gereği yokken. Fikirlerimizi öğrenmek istedi ilerleyen günlerde tekrar görüşmek istediğini belirtti. Hatta ilerleyen günlerde dijital ekip Oilvier'den bir blogger olmasını isteyebilir bana göre dijitalle ve sosyal medyaya değer verdiğini hissettirdi.

Donanımhaber  2 kişilik küçük bir ekiple gelmişti fuara. Yine standların etrafında dolanırken onlar ile tanışma fırsatım oldu. Renault ve Nissan yetkilileri ile röportaj gerçekleştirdi. Bir internet forumunun yetkililerle röportaj şansı yakalayabilmesi, markaların artık internet medyasına(hatta forum desek daha iyi) yaklaşımlarının farklılaşmaya başladığının bir göstergesi olsa gerek. Artık interneti sadece kampanya yapmak için değil de sosyal medya araçlarını kullanarak diyalog kurmaya çalışmaları ve bunların bir değerinin olduğunun farkına varmaları açısından iyi bir örnek sanırım.

Otomobille çok fazla ilgili olmasam da markaların sosyal medyaya yaklaşımları açısından benim için verimli geçti. Bu arada Toyota standı da gayet görkemli idi. Honda da Asimo'yu getirmişti bunları söylemeden olmaz elbette. Foto yok ne yazık ki benim telefonun kamerasına güvenmediğim için. (sonrasında haksızlık ettiğimi anladım çektiğim bir iki amaçsız foto(mankenleri çekmedim kötü düşünmeyin şimdi) gayet iyi çekilmişti keşke adam gibi fotolar çekseydim.) Cnr yönetimi park sorununa ve açılıp kapanmayan kapılara bir çözüm bulması lazım yahu. (Dönerken arkadaşlarla dönüş yaptığım için park sorunu yaşadık Metro'da park sorunu olmaz elbette :). Alfa Romeo'dan kişiler yardımı ile sorunu çözmemiz ilginç oldu)

Not: Çıbıklar üstüne yürüyüp gösteri yapan kişiler arasında kaldım birden. Bir gazeteye çıkacağım diye düşünürken gösterinin gün içinde bir kaç yapıldığını öğrenince rezillikten kurtulduğumu düşünüyorum. En azından içimi ferah tutmaya çalışıyorum :)

Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Facebook Sayfası