10 Kasım 2010 Çarşamba

Ben yaptım, siz yapmasanız daha güzel olur

Bu blogu yazmaya başladığım zamanlarda bazı şeylerin aslında ne kadar yararlı olduğunu bilmiyordum. İşte bu yararlı olan fakat benim kimi zaman cahillikten kimi zaman üşenmekten yapmadığım değişiklikleri burada sıralayayım. Kimseye akıl vermek gibi bir niyetim yok yine, sadece bunlar benim yaptığım hatalar ve blogumda eksik gördüğüm noktalar. Bunları yapınca elbette iyi blogcu("bloggerın" kim olduğu tartışılan ortamda "iyi blogger" kavramını anlatmaya çalışma saçma olur zaten ben iyi blogger kime denir onu bilmem) olmayacaksınız esas olan içeriktir, he bir de biraz okumayı kolaylaştıran yazı tipi ve renklerdir :)

*Akılda kalan bir blog adı bulamadım. Tamam benim blogun adı da akılda kalıyor ama çok uzun. Bir çok kez başka bloglarla karıştırılıyor olabilir bunu normaldir. Siz ne yapın edin mümkün olduğunca kısa bir ad bulun. Ben bu saatten sonra değiştiremem. Bir kaç takipçim de zaten alıştı arama motorlarına blogun ismini yazıp gelmeye başladılar.

*Mümkün olduğunca orijinal bir tasarım bulun. Ben başlarda hazır temaları kullanıyordum fakat kullandığım temaları başka blogta görünce değiştiriyordum. Neyse Blogger kendi blogunu kendin zımbırtısını getirdi de en azından kendime uygun bir şeyler ayarladım. Halen orijinal değil ama bu tasarımı kullanan başka bir bloga uzun süredir denk gelmedim.

*Bir logom olmadı.. Tasarımcı değilsiniz normaldir ben de değilim ama blogunuzu anlatan bir şeyler uydurun ya da blogunuzla özdeşleşen bir logo/ünlü bulun. Eğer gerçekten iyi bir blog yazarı olursanız kimse bu niye hazır tasarım demez ,diyemez diyen kıskançtır, kötüdür :)

*İçerik halen kraldır bunu unutmayın.(Ben sık sık unutuyorum bunu ne yazık ki:) İçeriğiniz ne olursa olsun elbet bir kişi sizi bulup okur ama o kişinin devamlı sizi okuması için bir şeyler yapmanız gerekli. Artık başlamışsınız bulun bir şeyler.

*Bir takviminiz olsun bir türlü bir takvim oluşturamadığım için sık sık tutukluk yaşadım.. Blogculuk memuriyet değildir o kadar kasılmaya ne gerek var ama bir yazım takviminiz varsa sıkıştığınız, tutuk olduğunuz günlerde bu takvim işinize yarayacaktır.

*Markalar hakkında yazıyorsanız sadece iyi şeyler değil kötü şeyleri de özgürce yazın(ya da tam tersi). Başlarda bir çok yazımda kendimi yalaka gibi hissettim. Bir çok topa girmedim, halen girmiyorum. Ben markalara yakın olmaya çalışmadım çoğu zaman ama benim konumda(sosyal medya) yazıyorsanız illa markalara yakın durmak zorunda kalıyorsunuz ne yazık ki seçeneğiniz yok. Blog bir yergi aracı değildir, çok yergi güvensizliği getirir bana göre.

* Facebook fan sayfası açmadım. Siz açın bence her şekilde bloglara iyi bir hit getirisi olur.

*Bloga özel Twitter hesabı açmadım. Blogu markalaştırma yerine kendime çalıştım biraz.(Tam tamam blogun da bir markalaşma durumu yok :)) Twitter hesabı olması daha iyi olurdu. İnsanlar blogu yazanın kişisel görüşlerini görmek zorunda değildir. Elbette bu blog kişisel ama benim "ulen bir iskender kebap yedim acayipti" tarzı yazılarımı takip etmek istemezler :) Her blogun bir duruşu vardır en azından olmalıdır.(Kişisel blog yazıyorum ben neysem blogum odur diyenlere bir şey diyemem:)

Bunları yapmadım diye belki istediğim görüntülenme sayısına ulaşamadım ama halen yapmıyorum üşeniyorum ondandır. Bu yazdıklarım iyi blog olma garantisi değildir zaten böyle bir garanti yok. Bir de iyi blog nedir sorusunun da cevabı öyle kolay verilebilecek bir şey değil. Bu blog da aslında iyi bir blog değildir ona göre çok biliyorsan sen yap demeyiniz burada bilmediğimi veya anlamadığımı onlarca kez söyledim. Yüksek hitli bloglar bu yazdığım şeyleri yapmış çoğunlukla. Neyse lüzumsuz konuşuyorum ama hadi bakalım :)

Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Facebook Sayfası